Denizlerin Altında Bir Ananas
Gerçekten var olup olmadığından emin ol(a)madığım bir arkadaşım var.
Dünyada bana en çok ilham veren kişilerden birisi denizlerin altında bir ananasta yaşıyor. Evet doğru tahmin ettiniz, Sünger Bob.
Kendisinden çok şey öğrendim. Hatta Sünger Bob Kareşort benim hocamdır. Bana zor zamanlarda akıl veren ulvi bilgedir. Hayat yolunda ilerlerken ilham veren kişidir. Okuduğum bir kişisel gelişim kitabında Sünger Bob gibi olmamız öğütleniyordu. Bunun arkasında yatan birkaç sebep var elbette.
Bu hafta bunlardan bahsedeceğim. Çünkü dün denizlerin altını, oradaki yosunları, taşların kıvrımlarını ve ahenkle yüzen balıkları gördüm. O balıklar Sünger Bob’un yaptığı yengeç burgeri yemeye gelen balıklara çok benziyordu. Hani şu bir anda sürü halinde akın edenler var ya. Tip olarak yani. Yoksa kendilerini yakından tanımıyorum ve kendi beyanlarını, bu çizgi filmden haberleri olup olmadığını bilmiyorum.
Neden Sünger Bob gibi olmamız gerektiğinin nedenlerine gelecek olursak öncelikle Sünger Bob’un her daim pozitif olmasından bahsetmek istiyorum. Bu bana kalırsa pollyannacılık değil, kimileri buna itiraz edecektir. Ama bence bu içinde bulunulan durumu değerlendirmek ve o durumu en iyi kotaracak biçimde hareket edebilmek için bir aksiyon planı hazırlamak anlamına geliyor.
Mesela Bay Yengeç’in restoranına bir anda bir sürü müşterinin geldiği sahnelerde Sünger Bob yaptığı işin kalitesinden ödün vermeden o leziz yengeç burgerleri hazırlamaya devam eder. Çalışma arkadaşı ve komşusu Squidward çok fazla müşteri geldiği için ne yapacağını bilemez, eli ayağına dolanır ve bu esnada Sünger Bob güleryüzlü bir şekilde müşterilerle ilgilenmeye devam eder.
Bir başka sebep de Sünger Bob’un her zaman dinlenmeye ve arkadaşlarına vakit ayırması. Sünger Bob’un ızgaracılık kariyerindeki başarısı su götürmez bir gerçek. Hafta içi oldukça yoğun mesai saatleri var. Ancak hafta sonu ve iş çıkışında en yakın arkadaşı ve komşusu Patrick ile geçirdiği nitelikli vakitten ödün vermez. Birlikte çeşitli eğlenceli aktiviteler yaparlar.
Bana kalırsa bunlardan en önemlisi her pazar birlikte çıktıkları deniz anası avlarıdır. Hatta Sünger Bob bu aktiviteye o kadar önem verir ki Squidward de birazcık eğlenebilsin, şu fani dünyada yüzünü birkaç dakika olsun güldürebilsin diye onu da bu eğlenceye davet eder. Nitekim Squidward hafta sonlarını bile sıkıcı faaliyetlerle doldurmaya yemin etmiş, sıkıcı bir insandır ve genellikle bu teklifi geri çevirir. Hatta sadece bu davete icabet etmemekle kalmaz, bir de üstüne Sünger Bob ve Patrick bu kadar güzel vakit geçiriyorken onların yaptığı sesten rahatsız olup tatsızlık çıkartır. Çünkü daha önce belirttiğim gibi, Squidward sıkıcı bir insandır.
Sünger Bob’un eğlenceli ve pozitif olmasının yanı sıra bir diğer önemli özelliği de çalışkan ve disiplinli olmasıdır. Sizin de bildiğiniz gibi Sünger Bob her sabah alarmının çalması ile uyanır ve güne başlar. Sünger Bob’un sabah rutini kahvesini içmek ve evcil hayvanı Gary’ye mama vermekten oluşmaktadır. Bu sabah rutini sayesinde enerjik bir şekilde güne başlar ve yolda gördüğü insanlara selam vererek işe gider. İşe geldiğinde derhal ızgaranın başına geçer.
İşyerinde sistematik bir şekilde gelecek müşteriler için hazırlık yapar. Ekmekleri, marulu, turşuyu ve yengeç burger köftesini hazırlar. Sünger Bob, Bikini Kasabası tarihinde bir gün bile işini aksatmamıştır. Sevdiği işi tutkuyla ve heyecanla yapar. Onun için her iş günü yeni bir macera demektir. Sanki her gelen müşteri hayatında ilk ve son kez yengeç burger yiyebilecekmiş gibi özenli ve titiz çalışır. İşine o kadar sadıktır ki Plankton’un gizli formülü çalmasına mahal vermeden hünerlerini sergilemeye devam eder.
Burada beni en çok etkileyen şey Sünger Bob’un iş ve özel hayat dengesini kurmaktaki başarısı. Ben şahsen burn out’ını recover etmeye çalışan aciz bir insan olarak Sünger Bob’dan öğreneceğim çok şey olduğuna eminim. Biz insanlar hala neyi nasıl yapacağımızı, kaliteli yaşamanın yolunu yordamını bulmaya çalışaduralım. Bakın Sünger Bob hocam ne güzel başarmış ve cömertçe bizlere gösteriyor bunları.
Şükran Listesi
Bu hafta neyi başardığın için kendinle gurur duyuyorsun?
Hayatında daha çok vakit veya enerji harcamak istediğin bir alan var mı? Bu kaynakları bu alanlara nasıl aktarabilirsin?
Çocukken izlediklerin/okudukların arasında en çok sana ilham veren karakter kimdi? Bu karakterin hangi yönünü benimsemek istersin?